Yurtdışında yaşamak isteyenler malumumuz her geçen gün artıyor. Hal böyle olunca sizinle yurtdışındaki yaşam hikayemi paylaşmaya karar verdim.
Bazılarınızın halı hazırda bildiği üzere ben Amerika’ya aşk uğruna geldim. Evet aklımda tekrardan yurtdışında yaşamak (kısa süreliğine de olsa öğrencilik yıllarımda Avrupa’da yaşamıştım. Başka bir ülkede yaşamak fikri aklınızdan hiç çıkmıyor yeterki bir kez bile olsun tadına varın.) gibi henüz olgunlaşmamış fikirler vardı, ama ciddi hiçbir adım atmamıştım açıkçası. Fatih’le yaşadığımız muhteşem 2,5 aylık ilişkinin ardından İstanbul’daki tüm yaşamımı, kariyerimi her şeyi geride bırakıp onun ardından New York’a taşınmaya karar vermıştim.
Bu kararı vermek hem kolaydı hem de zordu.
Zordu çünkü ben o güne kadar hiçbir zaman hayatı akışına bırakıp yaşayan bir insan olmadım. Ani kararlar vererek, mantığını kalbinin önüne koyarak, hayatının gidişatını ciddi anlamda etkileyecek hiçbir karar almamıştım. Heleki içimdeki feminist, “bir erkek arkasından nasıl her şeyi bırakırsın” gibi cümleler kuramaya başlamadan onu susturmak eh pek kolay olmadı.
Kolaydı çünkü gitmeye karar verdiğim yer Afganistan değil arkadaşlar. New York. Bırakın biz Türkleri dünyada herkesin gözünü diktiği, orada olmak istediği yegane şehirlerden bir tanesi. Üstelik dijital pazarlama sektöründe çalışan biri olarak bu konunun kalbinin attığı, teknolojilerin birinci gün teoride ikinci gün pratikte kullanılmaya başladığı yere gitmeye karar vermek aslında kariyerim açısından da saçma bir fikir değil. Üstelik ben her zaman eğitimini, kariyerini her şeyin üstünde tutan bir insan olsam da henüz 2 yıllık bir profesyonel iş hayatına sahiptim buraya gelme kararı aldığımda. Henüz 24 yaşındaydım. Tam zamanı bu tarz kararlar almanın. Biz Türkler risk almak konusunda çok korkağız bence. Alışagelmiş hayat düzenine; üniversiteyi bitirtip iş bulup evlenip hemen kendimizi kaptırıveriyoruz. Bırakın; dışarda bizleri güzeliyle kötüsüyle bekleyen muhteşem sürprizlerle dolu bir hayat bekliyor.
Hayatınızı Bugün Geri Kazanın
Siz sevgili yurtdışında yaşamak isteyenler, hayatınızı başkalarının karar mekanizması içine sıkıştırmayın. Hayatınızı bugün geri kazanın. Günün sonunda işler istediğiniz gibi gitmese bile, yaptım ama en azından özgürce ben istediğimi yaptım diyebilirsiniz.
Ve bir bakalım benim New York hikayem beni nerelere götürmüş bana neler öğretmiş. Hep birlikte izlemeye ne dersiniz? Bu yolculuğum esnasında ben de sizlere New York’la ilgili öğrendiklerimi, gezdiklerimi gördüklerimi anlatacağım. Bana olan desteklerinizi, sorularınızı, görüşlerinizi eleştirlerinizi hepsini bekliyorum.
New York’taki hayatımızı @alleygirl hesabından takip edin.
Bir de Youtube’ta Türkçe içeriklerle karşınızdayım aslında ma düzenli video paylaşamıyorum.
Sevgilerle…
Not: Sevgili dostlar bu blogumda aslında İngilizce ağırlıklı yazılar paylaşıyorum o sebepten karısıklığın kusuruna bakmayın.
